Merhemini bulmuş gibi atılıp
Çeşmelerin kuru göğüslerinden dönen
Her seferinde dönen
Bedenim bacaklarına ağır
Arayış yüklü gemi
Okyanustan bir gezegende
Geceleri düş, sabahları alka seltzer.
Ümidine secde edip yolculuğu ıskalamış
Üzerinde durduğu suyu ıskalamış
Ey Türk evveliyatının torunu
Ey Türk istikbalinin atası
Olup bitenle verilen “neden” adlı bir savaş vardır
Harflerini bereketli tohumlar gibi
Dört bir yana saçarak oku
Omuz omuza inşa edilmiş ehramda
Gedik açan fermanı
Endişenin ağına bıraksın seni
Yoklanan cevapların hüsranı
Ulak çekilince tanrısı yıkılacak olana çat!
Dik bakışlarla bir Cuma günü
Kurgulanan baht örgüsünü kaçır alnından halkın
Kofları şüpheyle doldur zarla değiş pusulayı
Vesikaların yerine iskambil kartlarına var mısın?
Alışılmadık bir sünnet olarak protesto
Kovulmuş bir hikmetle yüklüdür linç
Ey soy, kuşları festivalde vurulan ardıç
Teselli etmek için
Pişmanlığın kapanında çırpınan anıyı
Eve öteki olarak dönen amok
Eski muhataplar caddesinde
Beşinci kat on dört numarada
Yeni mezun bir Sisifos
Payına düşene kapanıp kaynıyor ihtirasla,
Baltasına boyun topluyor
Dört kitabı çevirip baktığı faldan.
Yarının mızrabını avcuna almış rutin
Boğazladığı soluğun küratörü
Acı, her şeyi kendine bularken, sevinç
Motoru bozulan gemide rahat yatak terörü
Hızır Ankara’da bürokrat
Okçular tepeye eskort çağırıyor
Fakat bültenlerde kar yağışı
Bu solgun dirilerin müsebbibi Mesih değil.
Kara! Kendi içinde kamarotun çaresizce dilediği
Pıhtılaşan kan gibi kurumuş dudaklarında.
Seneler sonra bugünü düşünen çocuk anlıyor
Rabbin tufanı yalnızca gemiye indirdiğini
Ve meydanlarda ekrana geriliyor us fahişesi
Çıktıkça alçalan bu merdiven götürmüyor bizi
Çorak şahikadan mümbit ovalara
Ağzına çalınan muhabbetin ilk nimeti
Ya gazi ya şehit
Türk’ün arzuyla imtihanı
Şahsiyet kalesiyle jenga
Leave a Reply