I
Pek uzun süren ve hitama eremeyen arzuna kırk gün ağla
Kırk gün sonra artık onu arzu etmeyeceksin.
Gördüklerin gözlerinden ve duydukların kulaklarından
Sinirlerini kanırtarak geri çekildi
Artık hiçbir şey ümit etmeyeceksin.
Rab seni beklemekten yarattı
Ve sen
Onu içinde bekletilmekten yarattın
Artık beklemeyeceksin
Ruhuna işlediğin her nakış kendini ikna içindi
Şimdi ilmek ilmek sökmekle yükümlüsün
Şimdi, en gizli kusurun akranısın
Kapıda paslanmış bir dileksin
Aynaların kadınlara neler ettiğini görmedin mi
II
Artık ne yapıyordun
Her şey geçti
O isyan ve zulüm nehri kurudu
Şehirler kuruldu yerine
Yönetmeyi öğrendi kendince insanoğlu
Bir kıtayı transatlantikle yürüttüler
Artık ne yapıyordun
Toprak bir ağaca daha güç yetiremiyordu
Sen bin yıllık terden bir güneş içinde
Zamanı tekrardan sekerek geçtin
Bir rende bir yonga ve mıh.
Göç aksadı oysa
Telef oldu hayvanlar hayal kırıklığından
Talaş ve odun parçalarından kurulu
Coğrafyanın karnında didinen cenin
Kendine çabandan bir rahim yaptınsa da olmadı
Ne tufanı gönderdi çalap ne tamamlandı gemi
Biz öldük, bizim çocuklarımız da öldü
Ey kendini kuran elin cerrahı
Yansımıyor kalbin aynasında hiçbir görüntü
III
Kaplanı uysallaştıran ne
Denizi uysallaştıran ne
Aydınlık kükremeye hazırlandığı anda
Göğü uysallaştıran ne
Beni uysallaştıran ne
Hüsran hüsran
Elem bize düşman eliyle inmekten caydı
Düşman ardımız sıra kuma inmekten caydı
Atlar solumaktan, tekerler dönmekten
Kından çekili kılıç şavkımaktan
Alem işlemekten caydı
Aynı tasta eridi dost ile düşman
Asa öldü, düş öldü, kalp memeden kesildi
Görünmez merdivenlerle zamanı tırmanmaya durduk
Her basamağı
Hüsran hüsran
Ey gün
Ve geceyi tutan terazi
IV
Uyan.
Leave a Reply